Kâbe, tüm dünya Müslümanlarının namazda yönünü döndüğü kıblesidir ve kıyamete kadar da tevhidin ve Müslümanların birliğinin simgesi olmaya devam edecektir. Bu sebeple onun mahiyeti hakkında sağlıklı bilgiler edinmek zaruridir. Kâbe, insanlığın yeryüzündeki ilk mescididir. Rivayetlere göre Hz. Âdem, cennetten çıkarıldıktan sonra Hz. Havva ile yeryüzünde buluşması sebebiyle Allah Teâlâ’ya şükretmek için, cennette iken ibadet maksadıyla etrafını tavaf ettiği nurdan sütunun kendisine yeniden verilmesini ister ve ardından Allah Teâlâ’nın emriyle Kâbe’yi inşa eder. Hz. Şît zamanında ise Kâbe ilk defa taştan ve çamurdan bir bina şeklinde yapılır. Ardından Nûh tufanında bina kumlar altında uzunca bir süre gizli kalır. Yıllar sonra Hz. İbrahim, Yüce Allah’ın emri üzere oğlu Hz. İsmail ile birlikte Kâbe’yi Hz. Şît tarafından yapılan binanın temelleri üzerine inşa eder. Zaman içerisinde çeşitli felaketler sebebiyle zarar gören Kâbe, daha sonra henüz İslâm daveti başlamadan önce tamir edilir. Emevîler döneminde de siyasî mücadeleler sırasında yeniden yıkılıp yapılmıştır. Bu çalışmanın hedeflerinden biri, tarih içerisinde Kâbe’nin geçirdiği aşamaları açıklamaktır. İkinci hedef ise, sembollerden hareket ederek Kâbe’nin Müslüman bilincinde yer etmesi gereken anlamına vurgu yapmaktır. Bu sebeple çalışmada, konunun gerektirdiği yöntemler olarak; betimleme, hikâye ve analiz kullanılmaktadır.